Dienstag, 8. Januar 2013

Asure ve Türkiye...

Aslinda bugüne ait yazmak istedigim konu daha farkliydi....

Daha tatsiz ve can acitan cinstendi...

Ama Yunanli komsumla karsilasinca konu degisti ve bambaska bir yöne gitti...

Yunanli komsum ona göndermis oldugum Asure'yi tarif ederken aynen bunlari söyledi: tatli gibi corbaya benzeyen ama icinde cok cesit olan ve Türklerin en meshur seyi :) dedi...
Güldüm ve dedim ki sanirim Asure'den bahsediyorsun evet dedi ve tarifini istedi. Ve böylece bugünkü konum belli oldu dedim ki tatsizliklari baska günlere ertele ve bize ait olan güzellikleri animsa, anlat...

"Asure" demek bizde Babaannemle esdeger birseydi...Onun sicak köy günlerinde uzun, susuz, sahursuz, iftarsiz yas gibi tuttugu orucu, ve sonrasi büyük kara kazanlarda kaynayan pisince ilk avluya ve catiya kepceyle serpilerek kurdun, kusun, topragin agzi tadlansin denilen, tüm köye dagitilan, ev halkinin tabak tabak yedigi karmasik corba benzeri bir tatliydi :)...

Bana göre "asure"  bizim ülkemize benzeyen, icinde onca karmasik seyle birbirine gecmis lezzetiyle kendine has bir tatli...
Tatli, evet icinde nohutu olan... Tatli, evet icinde fasulye olan...Tatli, evet icinde yarma olan...

Ayni tencerede yarmanin, fasulyenin, nohutun bin türlü yemisin, sekerin, pekmezin var oldugu, fokurdarken bir cimdik tarcinin reyhasiyla evin halet-i ruhiyesini bambaska bir hale getiren asure...
Ayni ülkede ermenisi, rumu, türkü, kürdü, arabi, laz ve cerkeziyle var olan, yanyana komsuluklarinda renkleriyle, dilleriyle kaynasan bir halk...

Sizce tesadüf olabilir mi böyle karma karisik bir lezzetin böyle karma karisik  topraklarda var olmasi...
Bence sözü daha fazla uzatmadan bendeki halet-i ruhiye icin bir söz, bu söz olsun derim...
 ...Ne kadar söz varsa düne ait....Şimdi yeni şeyler söylemek lazımMevlâna Celaleddin-i Rumi


                                        ASURE (Annemin tarifi)   

1 su bardagi yarma, yarim su bardagi nohut ve fasulye, 100 gramlik findik, ceviz, badem, yerfistigi, kuru kayisi, kuru incir, 1 yemek kasigi tarcin, 1 cimdik tuz, karanfil, 1 portakal, 1 adet nar, agzinizin tadina göre seker ;)) (miktar yok, zira annemde hersey göz kararidir ve agiz tadidir...)

Yapilisi: Aksamdan islatilan nohut, fasulye bir tasim kanatilip su dökülür...yarma bol suyla yikanip yeterli derece (tahminen yarmayi bir avuc gecmeli su) suyla pisirilir, pisen yarmanin icine nohut ve fasulye konur. Yikanmis üzüm eklenir, su göz karari eklenir tabii sicak olarak ;) sekerde ilave edilir, yikanan  cerezler ve soyulmus badem ile yerfistigi eklenip kisik ateste kaynatmaya devam edilir...Pismeye yakin tarcini, tuzu, portakal rendesi ve istege bagli karanfil eklenerek ocaktan alinir, dogranmis incir ve kayisi eklenir...Nar taneleri ve portakal ile süslenir...(istege bagli dövülmüs findik, cevizde konabilir)
                                        Afiyet olsun...

Montag, 7. Januar 2013

Almanya'da Annelik halleri 1...

Egitim amacli geldigim bir ülkedir Almanya...

Dönüp baktigimda geldigim zamanlardaki Ben...

Hedeflerimdeki Ben...

Ve simdiki Ben... Kocaman bir farklilik var, bu farkliliga neden ise tabikii Annelik...

...hersey 2009 yilinda kücücük siyah beyaz ultrason resmiyle basladi, o ufacik kagitta karincali bir resimde sakliydi artik benim eski ben olmayacagim...Benim icin Almanyada yasamin hamile bir kadin olan hali baslamisti...

Öncelikle 40 hafta boyunca her kontrolünüzün düzenli bir sekilde not edildigi mavi bir anne defteriniz var... Bu defterin adi : Mutterpass... Öyle önemli bir defterki cocugunuzun ilerde olusan rahatsizliginda bile bu defter incelenmekte, ve her cocukta yeni defter degil ayni defter kullanilmaktadir...

Hamileliginizin 20. haftasinda amniyosentez testi yapilir. ve hamileligin 28.haftasina kadar devlet tarafindan karsilanan Hebamme (Ebe) bulma isini bitirmis olmaniz gerekir...

Arzu ederseniz buldugunuz Ebeniz doguma bile girebilir... Dogum demisken hamileliginiz boyunca sizinle ilgilenen Doktorunuz asla doguma girmez nedeni; Almanya dogal (vajinal) dogumu destekliyor ve bunun ancak bilgili, tecrübe edinmis Ebelerle olacagini savunuyor...

Sezeryen cok komplike bir sorun yoksa asla önerilmez ve desteklenmez...örnek: tecrübeyle sabit kizimi 36 yasinda 32 saat normal sanciyla ve dogal sekilde dogurdum...Dogum sonrasi Ebeniz sizi 6 hafta boyunca isterseniz hergün yada haftada birkac gün  2 saat ziyaret eder...Bu sürede bebeginizi yikar sizinle sohbet eder, emzirme egitimi ve bir dolu sey hakkinda konusur, rahatlatir...

Bebeginiz dogduktan 3 hafta sonra kayitlarini yaptirmis olmaniz gerekiyor, böylece artik bebekli ve bir dolu prosedürlü yasam sizi bekler...Almanya hala sosyal devlet oldugu icin bebeginiz dogduktan yaklasik 1 yasina dek aileye 300 euro verilmektedir. Cocuga ise 26 yasina dek yasam kosullarina yönelik artisla suan itibariyla yaklasik 185 euro verilmektedir...Ayrica her ay cocuk gelisimine dair mektup alirsiniz, buda bircok konuda size yardimci olmaktadir...




Almanyada sabah 9 - 11 arasi bir dolu pusetli yada slingolu anne görebilirsiniz, burda hergün sabah ve ö.sonra bebek-cocuk mutlaka 30 dk. bile olsa disari cikmalidir. Öyle karnibahar gibide giydirilmez bizdeki gibi soguk korkulacak durum degildir hatta sagliklidir...

Havalar az birsey isindigi an cocuk parklari acik alanlar dolup tasar, cocuklarin parklarda özgürce ama saygili ve disiplinli sekilde oynamasi esas kuraldir, bu bana hep karisik geliyor...Almanyada cocuklar mutlak ve mutlak aksam saat  6 ' ya kadar (abendbrot) aksam kahvaltisini yapar ve en gec 7- 7.30' da yatakta olmalidir...

Yasal olarak cocuklar 2.5-3 yas civari devlete bagli kres-anaokuluna (kindergarten) giderler. Tabii sansliysaniz bu yaslarda anaokulu cikar, degilseniz kendinize "sehir aile ve genclik kurumu" na bagli evde en fazla 5 cocuk bakan (Tagesmutter) bakici anne buluyorsunuz...Tabii güvenli olup olmadiklari hala tartisilmakta, kendi adimiza biz olumsuz bir bakici anne süreci yasadik.


Bunlar Almanyanin sistemi oturmus tipik annelik hallerinden kesitlerdi elbette ki baska tariflleride vardir...Benim gözümden prosedürlü kismini ve kemiklesmis yapisini anlattim, "Almanya'da Annelik halleri 2'de" ise  psikolojik boyutunu yazmak istiyorum....


Sonntag, 6. Januar 2013

2013 ve Hastaliklar...

Merhaba, aslinda basligi 2013 ve Güzellikler atmayi ne cok isterdim oysa yaziyi yazdigim su anlarda bile hala karin agrisi cekiyorum ve ben hic bu kadar uzun hastalik süresi yasamamistim...
Önce sogukalginligi ile baslayan semptomlar zencefil ve bal karisimi ile atlatilmaya calisildi öyleki basarili bile olmustum... Ohhh bee dedim ilacsiz hastaligi atlattim derken, yollara düstük nedeni, Türkiye'de yasayan kuzenimin ve kizkardesinin Paris'e gezi amacli gelmeleri ve beni aramalari ile yaklasik 3 saat sonra Parise gitmek üzere kendimizi (esim ve kizim) arabada bulduk...





Gece yarisi ve 5 saatlik yolculuktan sonra kuzendeydik, keyifli sohbetli gece oturumundan sonra sabah bogaz agrisi ile uyanip, üstünede 6 saatlik Paris turuyla acim iyice artmis oldu, apar topar pazar öglen yollara revan olduk yeniden :(
Evdeydik yeniden ama doktorlar yoktu malum yilbasi arifesiydi ve Almanya'da  hastaneye gitmek en berbat seydir, onca saat beklersiniz sonuc damla yada agrikesicidir... Öylede oldu gittigim doktor müzmin ortakulak iltihabi olmami bile önemsemedi ve damlayi yazdi ,sonuc sesim artik hic cikmiyordu...
Yeniyil tatili bitince solugu ev doktorunda aldik ve iceri girip merhaba dememle doktorum gecmis olsun "Larenjit" olmusunuz dedi; sonuc 5 günlük antibiyotik tedavisi...
Bilmeyenlere Larenjit: üst solunum yolu enfeksiyonu tedavi edilmediginde gerceklesen bir hastalik, faranjitle alakasi yok, antibiyotik tedavisi uygulanmali zira ses telleri iltihablandigi icin baska bir tedavi sekli olmuyormus...
Ohhh dedim bitti acilarim, olur mu ben amoklavin grubu antibiyotik alerjimi ve duyarliligimi unutmusum vee kacinilmaz sonuc agir ishal ve kusma, antibiyotigi biraktik.
 Yarin yine doktor yollari göründü bana,yilin ilk 6 günü biterken ben 2012'den kalma hastaligin etkileri ile bogusmaktayim. Vee hal böyle olunca sanki bir miktar umudum kirildi 2013'e dair yinede ne diyoruz ön yargilari kirmaliyiz...
Herseye inat Gülümsemeli insan :)

2013 ve Blog acma

Merhaba, blog acma fikri uzun zamandir aklimdaydi hele benim gibi medyatik bir anne olunca hic kacari yoktu...
Cevremde söylenen Elif cocugu facabook'ta büyüttü yorumlarindan sonra vede bütün anneler gibi cocuk dogupta ayagini kirip eve baglaninca deliligin uclarinda gezip siyrmamak adina kendini sosyal medyaya atinca kacinilmaz olan durumlar banada oldu ve Medyatik Anne Blogu kuruldu...

Gelelim "Medyatik Anne" blogunun kurallarina ben yazdigim her cümle sonuna yada uygun bulursam basina "..." nokta koyarim koymakta bir sinir tanimam hele "TDK" gibi bir kurumun belirledigi kurallari arayacak olursaniz bosuna ugrasirsiniz derim, devrik cümleye bayilirim, bazen basi ve sonu olmayan konular yazarim, lafi dolandirmam direk söylerim, tartismaya bayilirim, polemik sevmem, küfürden hazetmem hmmm simdilik bukadar olsun diyelim ve konuyu kisa süreli sonlandiralim...